Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Her Darbede Olduğu Gibi Bu Dijital Darbeyi de Püskürtürüz”

08.05.2025

“DARBECİLER, ANAYASAYI ASKIYA ALDIKLARI İÇİN ‘SUSMAYIN, SESİNİZİ YÜKSELTİN’İ SUÇA TAHRİK GÖRÜYOR”

“EKREM BEYİN TÜM MESAJLARINI #İmamoğluHerYerde HASHTAG’İ İLE PAYLAŞACAĞIZ”

“EKREM İMAMOĞLU’NUN ULUSLARARASI X HESABININ HIZLA TAKİP EDİLMESİNİ ARZU EDİYORUZ”

“BENİM CANIMI ALIRLARSA SİYASİ GİDİŞLERİ HIZLANDIR”

“İKTİDARIN SÖZLERİ YALAN, İFTİRA OLARAK KABUL EDİLİYOR”

“BU VAKİTTEN SONRA DEVLET DÜZENİ NASIL DİKİŞ TUTACAK? ÇARESİ YOK SANDIK KONULACAK”

“BİZ ŞOK EVRESİNİ MİLLETİMİZLE TEPKİ GÖSTEREREK ATLATTIK, İKTİDAR İSE PANİK EVRESİNDE”

“PANİĞİN SONU İDRAKTİR, İKTİDARIN İDRAK EVRESİNE GEÇMESİNİ BEKLİYORUZ”

“HAPSE ATARAK, MEZARA KOYARAK NE ÖZGÜR’E NE MİLLETE AYAR VEREMEZSİN”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Şehir Plancısı Tayfun Kahraman, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay ve Reform Vakfı Direktörü Mehmet Ali Çalışkan ile görüştü. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Dün akşam Beyazıt Meydanı’nda karanlığa karşı Beyazıt Meydanı’nı ve Türkiye’nin geleceğini aydınlatan, umutları yeşerten genç arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi ileterek başlamak istiyoruz. Ekrem Başkan’ın da o meydandan, o muhteşem koroya, o karanlığı aydınlatan 200 bine yakın genç arkadaşımıza, hem selamlarını, hem de verdikleri güç ve destek için şükranlarını iletiyoruz. Bugün Sayın Ekrem İmamoğlu’yla, Sayın Murat Çelik’le, Sayın Rıza Akpolat’la, Sayın Tayfun Kahraman’la, Sayın Ahmet Özer’le, Sayın Can Atalay’la ve Sayın Mehmet Ali Çalışkan’la görüşmeler yaptım. Kendilerini ziyaret ettim” dedi. Özel, şunları söyledi:


“ÖZDAĞ’IN SAĞLIĞINI ETKİLEYEN DURUM ORTADAN KALKMALIDIR”

“Yine görüşme programımda olan Zafer Partisi’nin Sayın Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın rahatsızlandığını, kendisinin doktor kontrolüne gittiğini önce öğrendik, daha sonra da hastaneye sevk edildiğini öğrendik. Kendisinin sağlık durumunu, hastane sürecini arkadaşlarımız yakından takip ediyorlar. Kendisine acil şifalar diliyorum. Rahatsızlıklarına rağmen ve suçlandığı suçların herhangi bir yatarı olmamasına rağmen, adeta Mussolini’nin ön infaz yöntemi gibi hırs alırcasına yapılan bu haksız tutukluluğunun bir an önce kaldırılmasını ve artık sağlığını da kötü etkileyen bu durumun ortadan kalkmasını, partisinin başına, ailesinin yanına, sevenlerinin yanına dönmesini ümit ediyoruz.”

“TUTUKSUZ YARGILAMANIN ŞAŞILAN DURUMA DÖNÜŞMESİ FEVKALADE ÜZÜCÜ”

“Bunu sadece Sayın Özdağ için değil; hem bu 19 Mart darbe girişiminden sonra içeride tutulan arkadaşlarımız için, hem de Türkiye’de istisna olması gereken bir tedbirin, tutukluluk tedbirinin kaideye dönüştüğünü, istisna olarak uygulanacak bu meselenin ana kural haline gelip, tutuksuz yargılanma halinin şaşılan bir durum, sevinilen bir durum olmasına dönüşmesinin de hukuk devleti açısından fevkalade üzücü olduğunu düşünüyoruz. Bugün Türkiye’de iktidar partisi tarafından açılan ve avukatlık mesleğinin geleceği açısından da tehlike oluşturan çok sayıda hukuk fakültesinde 100 binlerce öğrenciye her gün hocaları tutukluluğun en son başvurulacak yöntem olduğunu, ne kadar istisnai ve ne kadar zor şartlarda başvurulması gerektiğini, çünkü yargılama sürecindeki kişilerin masum olduklarını, karar kesinleşene kadar onların boşu boşuna tutuklanmasının ne büyük bir hak ihlali olduğunu anlatıyor. Bu sınavlardan geçenler diploma alıyorlar. Sonra başka sınavlara girip o sınavlardan da geçip hakim oluyorlar, savcı oluyorlar. Sonra okuduklarını unutuyorlar, yeminlerini unutuyorlar. Tutukluluğu bir cezaya dönüştürüyorlar. Bunun altını bir kez daha kalın çizgilerle çiziyoruz. Ayrıca Ekrem Başkan ve İBB dosyası özelinde de net olarak söylüyoruz ki bu tutuklama sırasında zaten soruşturma evresinin gizli olması gerekirken, zaten gizlilik kararları varken, hem soruşturmanın gizliliği bizatihi savcılık makamınca ihlal ediliyor. Yüzlerce, binlerce kanıt ortalıkta. Hem de hiç sorulmayan sorular, sorulmuş gibi, böyle iddialar varmış gibi servis ediliyor. Bunların her birisine, sorulanlara en net cevaplar verildi. Bir tane kanıt da bulunamadı. Ama yanıtlarda kanıt var. Buradaki özgüvenimiz ve iddiamız şudur: Biz bu davanın TRT ve isteyen bütün televizyonlar tarafından canlı yayınlanmasını, hem atılan iftiranın hem verilen cevabın millet tarafından duyulmasını talep ediyoruz. Bunu ifade etmek isterim.”

“ŞU ANDA DİJİTAL DARBE EVRESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

“Tabii 19 Mart darbesinin çeşitli evreleri var. Halk açısından da var. Darbeye girişenler açısından var. Bu darbe girişimiyle talimatlandırılanlar açısından var. Bu evrelerden şu anda darbenin dijital ayağıyla, dijital darbe evresiyle karşı karşıyayız. Şu anda yine soruşturmayı yürütenler, yaptıkları başvuruyla, asliye hukuk mahkemesinden aldıkları bir kararla, darbenin dijital ayağını hayata geçirerek, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Twitter diye geçmiş dönemde ifade ettiğimiz, yeni ismiyle X hesabını kapatarak onunla mücadele etmeye çalışıyorlar. Herhalde dünya siyaset tarihinde rakibinden korktuğu için, rakibini saf dışı bırakmak için, devleti, hukuku, elindeki gücü bu kadar haksızca kullanan ve hukuk devletini ayaklar altına alan bir başkası yoktur. Tarihimizde Ekrem İmamoğlu’ndan bir başka siyasetçi yoktur ki adaylığı engellenmek için bu kadar hukuk çiğnensin, bu kadar zulüm görsün, bu kadar saldırıya uğrasın. Hiç şüphe yok, iktidar bu yaptıklarını yaparken, ilk önce hepimize, bütün dünyaya ve Ekrem İmamoğlu’na gücünü gösteriyordu. Kendine güveniyordu, gücünü gösteriyordu. Güç gösterme evresinde gözaltına almalar, dört gün gözaltında tutmalar, terörden ve yolsuzluktan yargılamalar, buradan tutuklama yapma, cezaevine koyma filan… Tabii bu güç evresini gösterdiğinde toplumda bir şok dönemi vardı; şok evresi yaşanıyordu. Biz bu şoku, milletimizle birlikte bu yapılanlara tepki göstererek atlattık. Bu tepkiyi görünce iktidar şok evresine girdi. Birkaç gün ne olduğunu anlamaya, bir hafta boyunca niyetlendiklerinden caymaya, bazı geri adımlar atmaya ve toplumun tepkisinin nereye varabileceğini anlamaya çalıştı. Daha sonra kendi çözümlemesiyle orada attığı geri adımı, telafi etmek için deyim yerindeyse el yükseltme, sertleşme evresine girdiler. O evrede maalesef önce diplomasını iptal ettikleri, gözaltına alıp tutukladıkları kişinin banka hesaplarına, kendisinin, babasının 40 yıllık emeği olan şirketine, eşinin, dostunun, arkadaşlarının hesaplarına, şirketlerine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile iş yapan bütün şirketlere el koymaya kalkarak, bir algı yaratmaya çalıştılar. Ama şimdi başsavcının kafa tuttuğu, kızdığı, ‘Bomboş geldi, beceriksizler’ dediği MASAK raporuyla da hiçbir şeyi destekleyemediler. Utanç içindeler ve gerçekten ne yapacaklarını şaşırdılar. Ve şu anda maalesef içinde bulunduğumuz evre, panik evresidir. Panik evresinde yaptıkları iş; aileye saldırmak, çocukla uğraşmak ve sosyal medya hesabı kapattırmak gibi saçma sapan noktalara gelmiştir.”

“ANAYASA’NIN ASKIDA OLDUĞUNUN İTİRAFIDIR”

“Ekrem İmamoğlu yaptığı bir paylaşımla suç işliyorsa, suç olan ifade neyse ona dava açarsın, tazminat davası açarsın, suç duyurusunda bulunursun, cezalık bir durum varsa ceza davası açarsın. Bir suç varsa mahkeme karar verir, o paylaşıma engel gelir. Ama bakın ne yaptıklarına. Bakın mahkemeden aldıkları karara, karar burada. Aldıkları karar da şu; paylaşımı anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor. Sonra diyor ki ‘Türk Ceza Kanunun 214. maddesinde düzenlenen suç işlemeye alenen tahrik suçunu oluşturabileceği değerlendirilerek re’sen soruşturma işlemlerine başlandığı, yürütülmekte olan başka bir soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu’nun hesabından yapılan paylaşımları kendinin yapmaması nedeniyle, söz konusu paylaşımların kamu düzenine zarar verebileceğinden mütevellit hesabının erişime engellenmesine, tutukluğu boyunca tedbiren karar verildi.’ Bakın tutuklu olmasa kullanabilir diyor. Tutuklu değilken başkası kullanıyor diyor ve bu kamu düzenine zarar verebilir diyor. Vermiş değil, ‘Verebilir’ diyor. Ve bu paylaşımı da alenen tahrik suçu, halkı suç işlemeye alenen tahrik suçu… Şimdi o ifadeyi okuyorum arkadaşlar, diyor ki; ‘Milletime sesleniyorum. Bu bir avuç muhteris hem millete hem devlete büyük zarar veriyorlar. Şikayetçi olun. Susmayın, sesinizi yükseltin.’ Suça alenen tahrik. Bakın Anayasa’nın askıda olduğunun itirafıdır bu. Suça alenen tahrik.. ‘Şikayetçi olun.’ Şikayet etme hakkı Anayasa’daki, dilekçe hakkı, suç duyurusunda bulunma hakkı. ‘Susmayın’, ifade özgürlüğü. ‘Sesinizi yükseltin’, tepki ve protesto hakkı. Bir başkasının özgürlüğüne engel olmadan, kamu düzenini bozmadan her vatandaş önceden izin almadan tepkisini gösterebilir, yürüyüş yapabilir. Şimdi bunlar Anayasa’yı askıya aldıkları için bu darbeciler, ‘Şikayetçi olun. Susmayın, sesinizi yükseltin’i vatandaşı suç işlemeye alenen tahrik olarak görüp, bu da sürebilir diye X hesabını kapatıyorlar.”

“KAMU DÜZENİ NEREDE BOZULMUŞ?”

“Ben buradan X’in yöneticilerine yaptığınız bir başvuruyu size hatırlatmak isterim. Öğrencilerin tutuklandığı dönemde 200’ün üzerinde toplam 7 milyon takipçiye sahip hesaplara erişim engeli geldiğinde biz X’e yazdık. Dedik ki ‘Türkiye’de alınan bu karar, sizin ilkelerinizle de evrensel ilkelerle de uymuyor. Ancak bu kararı böyle böyle böyle alıyorlar, buna direnin bu engellemeleri kaldırın’ diye. Şimdi benzer bir başvuruyu yapacağız ama X’in Türkiye’deki Sayın Avukatı Gönenç Gürkaynak, yaptığı paylaşımlarla diyor ki, ‘Ben temsilci değilim. Ben kapatmadım, ben açmayacağım. Ama ben müvekkilimin buradaki davalarını takip ediyorum’ diyor. ‘Müvekkilim bana görev verdi, bu karara itiraz et diye’ diyor. Yani Ekrem İmamoğlu tweet atıyor, X’e hesabı kapattırıyorlar, bundan Ekrem İmamoğlu da şikayetçi X de şikayetçi. Ve ikisinin avukatı yaptığı başvuruda diyor ki, ‘Mahkeme suç işlemeye tahrik gerekçesiyle erişim engeli kararı aldı, bunu yapmayın.’ ‘Çünkü’ diyor avukat ‘Yargıtay 8’inci Ceza Dairesi’nin içtihatlarına atfen Yargıtay, ‘Siyasal iktidara karşı mücadele edebilmek için her yerde suç işleyin’ sözünü bile suç işlemeye tahrik görmemiştir’ diyor. Bakın ‘Her yerde suç işleyin’ sözünü bile Yargıtay demiş ki ‘Düşünce özgürlüğüdür, söylemiştir. Söyledikten sonra suç işlenmediyse bu tahrik gerçekleşmemiştir’ demiş. Ekrem İmamoğlu ‘Şikayet edin, ses yükseltin, tepki gösterin’ diyor, ki kamu düzeni nerede bozulmuş bunun üzerine? Ama bunu erişim engeli kararıyla sonlandırıyorlar. Burada elbette X bu karara uymayabilir, uymamalıdır. Uymayınca bant daraltacaklar, kanun öyle yazıyor. Uymayabilir, bant daralttıktan sonra yine uyumazsa lisansını iptal edecekler. Öyle yazıyor. Biz X’in evrensel özgürlükler ve kendi şirket prensipleri dahilinde bu engellemeyi yapmaması gerektiğini savunuyoruz. Bunu X’in yöneticilerine bir kez daha hatırlatıyoruz. Ve Türkiye kamuoyuna da söylüyoruz ki; bu kararla biz mağduruz, kapattırdıkları X de diyor ki; ‘Bu Türkiye yargısının aldığı kararlarla, bu kararı almanız doğru değildir’ diyor.”

“‘#İMAMOĞLUHERYERDE’ HASHTAG’I PAYLAŞACAĞIZ”

“Şimdi biz buradan sonra ne yapacağız? Bir kere Sayın Ekrem İmamoğlu öncelikle Sayın Mansur Yavaş’ın ‘Bundan sonra bir hesabım, Ekrem Bey’e aittir’ jestine, dayanışmasına büyük bir memnuniyetle teşekkür ediyor. Ardından bu tip açıklamalar yapan herkese teşekkür ediyor. Bunun Cumhuriyet Halk Partisi tarafından ve bütün Cumhuriyet Halk Partililer ve bütün vatandaşlar, kendilerini sevenler açısından büyük bir dayanışma ile sürdürülmesini talep ediyor. Ben kendisinin ilk mesajını ve bundan sonraki mesajlarını ‘#İmamoğluHerYerde’ hashtag’i ile birazdan paylaşacağız, Mansur Başkan aynı hashtag’le o hesaptan paylaşacak. Ardından bütün sevenlerinin, destekleyenlerin bu yapılan dijital darbeye direnmek isteyen herkesin bu mesajı ve bundan sonraki mesajları hem retweet ederek hem de bu mesajı kendileri de ‘#İmamoğluHerYerde’ hashtag’ı ile paylaşarak çoğaltmalarını, bu karartmayı, kuşatmayı hep birlikte aşmalarını talep ediyoruz. Ayrıca Sayın Ekrem İmamoğlu’nun bir uluslararası hesabı var. (@imamoglu_int) Bundan sonra o hesabı ana hesap olarak kullanacak. O hesabı da birazdan aynı aynı tweet’in içinde duyuracağız. Ekrem Başkan adına dayanışma göstermek isteyen herkesin bu hashtag ile mesajı paylaşıp, ayrıca İmamoğlu’nun diğer hesabını, uluslararası kullandığı hesabını takibe almalarını, hızla takip etmelerini ve Sayın İmamoğlu’nun paylaşımlarını oradan devam ettireceğini bilmelerini arzu ediyoruz.”

“HER ANKET BENİM İÇİN ÖNCEKİNDEN İYİ AMA TÜRKİYE İÇİN GİDİŞAT İYİ DEĞİL”

“Gerçekten biz artık utanıyoruz. İktidarın önce güç evresi, sonra şok evresi, sonra el yükselterek yeniden saldırı evresi, şimdi içinde bulunduğu panik evresinden sonra artık idrak evresine geçeceği günleri bekliyoruz. Paniğin sonu idraktir. Şu an panik halinde ne yaptıklarını bilmiyorlar. Ama idrak edecekler ki bu yaptıkları evet Ekrem Bey’e zulüm, evet bizlere zulüm, evet muhalefete zulüm. Ama bu ülkeye de yazıktır. Kendilerine de bir faydası yok. Bakın her gün gelen yeni anket benim için bir öncekinden iyi. Ama Türkiye için gidişat iyi değil arkadaşlar. Yoksa bu süreçte Ekrem Bey’e olan destek artıyor, partimize olan destek artıyor, muhalefetin tezlerine destek artıyor. İktidarın sözleri yalan olarak kabul ediliyor, iftira olarak kabul ediliyor. Dört kişiden biri bu iftiralara inanıyor. O da gittikçe azalıyor. Ama yapılan şu: Bu yalanları sen savcı eliyle, başsavcı eliyle yaparsan; bu iftiraları atarsan, sonra da ispatlayamazsan, 50 gündür iddianame yazamazsan; saldıra, saldıra geldiğin yerde mağduriyet, mağduriyet, mağduriyet varsa; artık ilk başta buna inanlarda da mahcubiyet varsa; yarın bu savcılar doğru bir şey iddia ettiğinde yalancı çoban misali, bu devlete kim inanacak kardeşim? Yüzde 20’ye düşürdünüz adalete güveni. Bu vakitten sonra bu devlet düzeni nasıl dikiş tutacak? O yüzden çaresi yok, bir sandık konulacak. Millet gelecek, bundan sonrasına kararı verecek. Yeni gelenler de yeniden hukuku ve devleti inşa edecek. Başka çaresi yok bunun. Bu yaptığınız bu devlete büyük kötülüktür, bu ülkeye büyük kötülüktür, Bu ülkenin geleceğini heba etmektir. Biz her darbeye direndiğimiz gibi yüksek bir moralle, büyük bir inançla, çoğunluk enerjisinin verdiği güçle bu dijital darbeye de direniriz. Püskürtürüz. Kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü ahlaki üstünlük neredeyse, psikolojik üstünlük oradadır. Psikolojik üstünlük neredeyse, çoğunluk enerjisi oradadır. Dün ne kadar çok olduğumuzu ve o Beyazıt Meydanı’nın enerjisini görmediniz mi? Çoğunluk bizde, çoğunluk enerjisi bizde. Size tasa ve panik düşüyor. Panikten sonra sıra idrake geliyor. Ümit ediyorum idrak edeceksiniz. O zaman konuşmaya başlayacağız. O zaman Türkiye için de sizin için de bir çıkış yolu bulacağız.”

“X DURUMU DOĞRULADI”

X’in de İmamoğlu kararına itiraz etmesi ve Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreni sırasında makam aracını AKM otoparkına almayan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Özbek hakkında soruşturma açılması hakkındaki sorulara da yanıt veren Özel, şunları dile getirdi:

“Değerli arkadaşlar zaten ben X’in Sayın Avukatının sosyal medya açıklamalarından takip ettim ve yaptıkları başvuruyu da gördüm. Ondan da bahsettim. Şimdi X resmen de bunu doğrulamış. Zaten Türkiye’de bir tane avukatları var ve değerli avukatımız bu başvuruyu yapmıştı. Biz de bunu takip etmiştik. X de kurumsal olarak bu yaptığım açıklamayı doğrulamış. Ama bu kararı uygulamaları X’in evrensel demokrasi standartlarından sapan ülkelerde, bu sapışa demokrasi yönünde bir destek vermediğini, demokrasinin arkasında durarak, kendi ilkelerinin arkasında durarak meydana okumadığını, bugünkü gibi dünyanın bütün diktatörlerine de bunun cesaret vereceğini ben belirtmek isterim. Hukuki duruşlarını ve çizgilerini doğru bulmakla birlikte, ilkesel olarak bu karara direnmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum. Açılan soruşturmayı takip edeceğiz. Ben açık açık söyleyeyim. İlk gün de söyledim. Bir saldırı olmuş, bir katil bana vurmuş. Bunu iktidarın sırtına yük etmek, en kolay iş o anda. En kolay. En kolay onu yapabilirsin. ‘Bu yaptı, ortakları yaptı şu yaptı, bu yaptı.’ Biz siyaset yapıyoruz, sözle yapılıyor. Hepsi birden açıklıyor. Hem partinin Genel Başkanı, hem Sözcüsü… Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı. Bir partinin Genel Başkanının adını anmamak, partinin adını anmamak, o partide anmadığınız ismin sahibine değil, o partiye oy verenlere, gönül verenlere, o partinin kurucusuna saygısızlıktır. Biz öyle bir iş yapmayız. Yapanlar oluyor arada. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Sayın Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan çıktı bir açıklama yaptı. ‘Ne gerekiyorsa yapılacak’ diye. Ben de dedim ki ‘Hiçbir partiyi bu saldırıdan sorumlu tutmuyorum’ diye. Şimdi o an diyebilirsiniz ‘Sen yaptın da oldu.’ Ben bunu yapacak siyasetçi değilim. Ama şu anda iktidarın sırtında bir yük var. Bu saldırganın ilişkilerini ortaya çıkarmak. Katiller koğuşunda yatmış, koğuş arkadaşlarıyla irtibatı sürüyor. O arkadaşlarına birileri Ekrem İmamoğlu’na suikast görevi veriyor, bunu biliyor. Gidiyor, söylüyor. Ve bu adam en azından takip edilmiyor. Telefonları dinlemeye alınmıyor. Bütün arkadaşlarımızın alınıyor, herkesin alınıyor. Telefonu dinlenmiyor, fiziki takip yapılmıyor.”

“BU VAKİTTEN SONRA OLANLAR ERDOĞAN’A YÜKTÜR”

“Yapılsa bir sürü ilişkisi ortaya çıkabilir. Bu saldırıyı yapmayabilir. Ama o gün biz geliyoruz, ben oraya gideceğimi siz de biliyorsunuz muhabir olarak. Ne zaman belli? Pazartesiydi AKM’deki tören, Pazar 11’e alındığı akşam saatlerinde belli. Ve düşünün ki böyle bir adam orada ellerinde var. Birileri o adamı AKM’ye en yakın katillerini harekete geçiriyorlar. Ben geliyorum, nereden gireceğimi ben bilmiyorum ve bir yoldan giriyoruz. Nereden çıkacağıma koruma ekibim riski değerlendirip, genel duruma bakıp, bakanların sokulduğu, herkesin sokulduğu otoparka ‘Bizim arabamızı da sokun’ diyor. Hatta gidip orada yer tutuyorlar. Görüntülerde bu var. Bir kişi, ‘Hayır’ diyor. Rütbesi daha yüksek diye, bizim arkadaşlara ‘Oraya giremezsiniz’ diyor. AK Partililer girmiş, ben Ana Muhalefet Lideriyim. Ben Ana Muhalefet Lideriyim, o törene katılan devlet protokolündeki en üst düzey kişiyim. Bir araba girecekse benimki girecek. İkincisi girecekse protokol sırasına göre eklenecek. Buna hiçbirimizin de itirazı yok. Herkes biliyor bunu. Ama 14 yıldır gerek AKM’nin, gerek bütün resmi otoparklara girdiğim yerde, milletvekili olarak girdiğim yerde, bu sefer milletvekili ve Ana Muhalefet Lideri olarak bir kişi bizi oraya sokmuyor. O kişi diyor ki, ‘Arabanız burada duracak.’ Yani ‘Genel Başkanınız buradan yürüyerek çıkacak.’ Saldırgan ilk andan itibaren, hepinizin görüntülerinde var, iki saattir orada zaten. Beni karşılıyor, yan yan bakıyor. Onun, bunun böyle dolaşıyor etrafında. Gidiyor oturuyor, kolunu açma, germe, hazırlık hareketleri yapıyor. O orada duruyor ve beni bir kişi aracımızı yer olduğu halde almadığı için oraya, ‘Buradan yürü’ diyor. Şimdi ben bu kişiden şüphelenirim. Bu kişinin soruşturulması, o kişinin emir, talimat verdiği, konuştuğu herkesle… Benim koruma ekibim, oradaki trafik ekipleri, oradaki kendi ekibi, araçların şoförleri… Girebilenler nasıl girdi? Onu sorup açıklığa kavuşturulması lazım. Bu kişi görevini sürdürürse, soruşturmadan bir sonuç çıkmazsa benim orada yüreğim çürür. Bu vakitten sonra bu olanlar, Erdoğan’a yüktür. Bugün Erdoğan’ın sırtındaki yük, saldırganın bağlantılarının bulunmasını sağlayacak soruşturmanın en adil şekilde yürütülmesi. Bunlar olur ve bağlantılar çıkar, o koğuş arkadaşları, o azmettirenler bulunursa ne ala. Bulunmazsa sorumluluk iktidarda. Bizim yaklaşımımız budur.”

“SİNAN ATEŞ CİNAYETİ PROTOKOLÜNÜ UYGULATANLAR VAR”

“Onun dışında adımızı anmadan yazıp, bütün partisine Sinan Ateş cinayeti protokolü uygulatanlar var. ‘Özgür Özel’e taziye yapmayın.’ Taziye tweeti atan önceki dönem milletvekiline telefon açıp, ‘Kaldır bunu’ diyecek kadar. Arkadaşlar istisnası; Erkan Akçay, 25 yıllık dostum. Canlı yayında öğrenip tepki göstermiş. Telefon açmış. Ben döndüğümde de en iyi dileklerini söyledi. Ona haksızlık etmem. Onun da sosyal medya hesabında yok. Yasağa o da uymuş. Ama kendi ağzıyla bu taziyeyi vermiş. Onun dışında insani en iyi ilişkiler içinde olduklarım, taziyelerine gittiklerim, cenazelerine katıldıklarım, yakınlarının, iyi gününde - kötü gününde birlikte olduklarım, kimler kimler… Bir kişi bir paylaşım yapamıyor, yapana engel oluyorlar. İnanmayan dönsün ve baksın. Tarayın bir bakın. Şimdi ben buradan bir suç yüklemem kimseye. Ama ben bunu hak etmedim. İnsan olarak, 14 yıldır siyasetçi Özgür Özel olarak, Manisa’da bildiğim bir MHP’linin, bir ülkücünün haberdar olup da cenazesine yetişmediysem, taziyesine gitmediğim, taziyesine gitmediysem telefon açmadığım bilip de yoktur. Meclis’te yoktur. Bu görüntü üzerinden ben tutup da ‘Senin irtibatın mı var şunla?’ demem. O ben değilim. Ama bunu hak eden de ben değilim. Kişi bana ağzına geleni söylemiş, hakaretler etmiş, tehditler etmiş. Evladını kaybetmiş, taziyemizi vermişiz, Genel Başkanımızı evine götürmüşüz. Dönmüş demişiz ki, ‘Efendi bu arkadaşlarla biz neler neler yaptık. Bak şunlardan kimse gelmiyor. Geldi, insanlık dersi aldık’ demiş. O kişi bile bir telefona korkuyor, bir telefona. Oysa bize neler neler yaptığında biz koştuk onun cenazesine de evine Genel Başkanımızı götürdük, telefon açtık. Taziye verdik, ilgilendik.”

“MİLLETİN VİCDANINDA BİR TERAZİ VAR”

“Bu yüzden yahu siyaset, siyaset kardeşim. Savaşta mıyız, siyasette miyiz ya? Size oy verenler savaş mı istiyor, hizmet mi istiyor? Yani gerçekten savaşta bazen durulur, taraflar durur. Cenazeler alınır, dualar okunur. Bir durulur ya. Hiç alakasız bir yerde, hiç olmayacak işlere kalkışan sen bunları yapıyorsun diye ben ürker miyim? En alasını yolla. Bütün koğuşu yolla. Bir canımı alacaksın. Ben bir canımı vereceğim. Bak o zaman Türkiye’de neler olacak, bu adaletsiz düzen nasıl değişecek? Sadece gidişinizi hızlandırırsınız, beni ortadan kaldırarak. Sadece gidişlerini hızlandırırlar. Ben kalırsam, siyasi mücadele ile gidecekler. Bana bir şey olursa, benim siyasetime ihtiyaç olmadan milletin vicdanıyla gidecekler. Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasının alınmasına 40 günde 800 bin sana oy veren kişi Ekrem Bey’e oy verip, destek verdi. Bu milletin vicdanında bir terazi var. Bunlarla sen bu millete ayar verebilir misin? Bu yumrukla Özgür’e ayar veremediğin gibi bu millete de veremezsin. Ne hapse atarak, ne mezara koyarak. O yüzden boş işlerle uğraşıyorlar.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA

Benzer Haberler